Üzerinde bu mührün nakşedildiği yüzüğü önce Hazret-i Adem (a.s)'ın kullandığı ve yeryüzüne getirirken cennette bıraktığı, sonrasında Hazret-i Cebrail (a.s) tarafından Allah'ın izniyle Hz. Davud (a.s)'a ve en nihayetinde, liyakat gözetilerek Oğlu Hazret-i Süleyman (a.s)'a verdildiği rivayet edilmektedir. Yüce Allah'ın sıfatlarını sembolize eden bu yıldız veya mühür, her şeyden önce Rahmani bir sembol veya remzdir. Ayrıca bir sürü kavramı da temsil eder. Mührü Süleyman bileklik modelindeki sembolün Allah'tan olduğunu kanıtlayan en büyük delil, bir kar tanesinde nakşedilmiş olmasıdır.
Mührü Süleyman altıgen bir yıldızdır. Her köşesinin manen bazı peygamberleri temsil ettiği söylenmektedir. Hz. Süleyman'dan sonra dünya üzerinde birçok millet Mührü Süleyman'ı kutsal kabul ederek kullanmıştır. FAKAT SÜLEYMAN MÜHRÜ KESİNLİKLE YAHUDİ SEMBOLÜ DEĞİLDİR, TAM TERSİ MÜSLÜMANLARIN KUTSAL SEMBOLÜDÜR.
Geçmiş zamanlarda Müslümanların çok yaygın kullandığı Süleyman Mührü olarak bilinen bu Rahmani sembole tarihimizin her kısmında rastlayabiliyoruz. Camilerin tavanında, duvarlarda ve cam süslemelerinde de sıkça Mühr-ü Süleyman yıldızını görmek mümkündür.
Şimdilerde Süleyman Mührü bileklik, yüzük ve kolye olarak her daim üzerimizde taşıdığımız bu sembolü Osmanlı denizcisi rüzgara hakim olmak anlamına geldiği için denizlerde dolaştığı donanmasının bayraklarında da kullanmıştır.
Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun padişahları kılıç, giysi, kolye ve yüzüklerinde de bu sembolü tılsımlaştırıp kullanmayı tercih etmişlerdir.
Süleyman Mührü bileklik üzerindeki Rahmani sembolde Allah'ın dışında meleklerin ve bazı insanların bildiği İsm-i Azam duası yer almaktadır. Süleyman Mührü kolye öyle Rahmani ve tılsımlı bir kolyedir ki sadece sayılı kişi ve meleklerin bildiği Allah'ın saklı ismini (İsm-i Azam duası) içerisinde barındırır.
Bu mührü üzerinde bulunduran kim olursa her şeye galip gelir ve herkesin saygısını kazanır. Kaza, bela, hastalık ve kötülüklerden Allah'ın izniyle uzaklaşır.
Doğrusunu yalnızca Yüce Allah bilir...